Bir Yazı Bir Adam





 İçinde bulunduğum dengesiz ruh hali ve şiddet arzusu oldukça yoğun bir şekilde aklımı başımdan alsa da yinede varoluşsal sancılar çektiğim bir dönemde olduğumu söylemek zor. Genç bir adam ne kadar kaygılıysa bu günlerde bu dünyada ben de o kadar kaygılıydım hayata karşı. Kendimde saklamaya çalıştığım yanımı içimde tutmak bana acı verse de toplum bu yanımı içimde tutmamı daha uygun görür gibi geliyor. Yinede artık dışarıya yeniden saldığım ben her noktadan daha farklı biri ama en önemlisi oldukça cesur. Geçmişe özlem, geleceğe kaygı ve şimdiyi kaçırma ruh halleri gözlerimin önünde zihnimdeki ihtişamlı sahnede paramparça oldu. Bu parçalanış ile büyük bir özgürlük içinde yaşamaya başladım, beni sevenleri, beklentisi olanları, samimiyetsiz ruh emicileri ve daha nice ucubeyi büyük bir boş verme ile kendi çöplüklerinde bıraktım. Yola çıkasım da geliyor eski günlerde olduğu gibi, hatta yol konusunu yazı içinde açmak bile çocuksu bir duygusallığa kapılmama neden oluyor. Yolda olmayı neden özlediğim konusu ise pek karışık bir nedene bağlayacağım bir şiirsellik içermiyor. Ya da öyledir bilemiyorum, şiirsellik demişken bu yazım tarzı en sevdiğim yazım tarzlarından birisi, üstat Jack Kerouac anılarını bu şekilde yazdığından ona karşı olan hayranlığımdan böylesine çarpık ve kopuk yazıyorum. Kimisine göre Kafka okumak ne kadar romantik ve hoş gelse de bana en romantik gelen şairler daima Harold Norse, Allen Ginsberg ve Bukowski gibi aşkı, kadınları ve adamları gerçekçi yorumlayan şairlerin samimiyeti daima daha sıcak geldi. Yolda olmanın beni niye rahatlattığı konusuna değinecek olursak, yolun bana verdiği samimiyeti, dostluğu, acıyı, zihnimin ve bedenimde oluşturduğu zorlamayı başka hiçbir şeyin vermemesidir. Hayat küçük odalarımız ve penceresinden seyrettiğimiz deniz manzarasından çok daha fazlası. Konya'nın çöllerinde kaybolmak, Eğe kıyılarında buz gibi olan sularda nefes nefese yüzmek, Trabzon'un dağlarında atalarımın yaşadığı o devasa platolarda bulutları ayaklarımın altında görmek bana insan olduğumu hissettiriyor. Gecenin bir yarısı durmuş yine yazıyorum şarkı eşliğinde, sanırım artık bu yazılarımı yayınlamak istiyorum. İnsanların bu tarz yazıları tarih yazılarım gibi düzenli okuyacağını pek sanmıyorum ama olsun yinede yazıp bir köşeye atmaktan iyidir, çünkü hiçbir yazı okuyucusu yoksa tam bir yazı değildir. Tıpkı insanın aşksız kalamaması gibi şiirler ve yazılarda okuyucusuz kalmamalı...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir küçük ateş

Evi Arayan Adam

Başlayamamak